Home / Haber / Tiyatro yönetmeni Kemal Başar Odatv’nin sorularını yanıtladı: ‘Tiyatro Keyfi’ fedakarlığı bıraktı

Tiyatro yönetmeni Kemal Başar Odatv’nin sorularını yanıtladı: ‘Tiyatro Keyfi’ fedakarlığı bıraktı

Tiyatro Keyfi isiml repertuar tiyatrosu topluluğunun kurucularından oyuncu ve tiyatro yönetmeni Kemal Başar Odatv’nin sorularını yanıtladı.

-Yeni sezonda Özel Tiyatroları bekleyen sorunlar… Topluluğunuz Tiyatro Keyfi neler yapacak?

Tiyatro Keyfi 14 senede yapacağını yaptı. Akademik bir tiyatro olarak Orta Oyunu’ndan yola çıkan avangart, cesur sahnelemelerle minimalist sahnelemenin öncülerinden oldu. Minimalist tiyatro sahnelemesi konusunda Seul’de, Daejoon’da, Taşkent’te, Nukus’da seminerler verdim. Güney Kore ve Özbekistan’da kitaplara girdi. Londra’dan Berlin’e, Jaffa’dan Seul’e, Sibiu’dan Amsterdam’a, Lefkoşa’dan Daejoon’a eserlerimizle boy gösterdik, modern Türk tiyatrosunun yurtdışındaki önemli temsilcisi olduk. Onlarca ödül aldık, dinamik yapımızla İstanbul’daki sergilemelerin yanı sıra ülkeyi de baştan sona dolaştık. Bugün sosyal medyanın da etkisiyle tiyatroda seyirci profilinin değişmesi, sanat sevgisinden değil de statü kazanmak, ünlü bir mekandan ya da ünlü televizyon oyuncularıyla birlikte paylaşım yapmak için gidenlerin oranının artması, sermayenin bu dejenerasyonu yüksek kazanç için desteklemesi, adına tiyatro denemeyecek tuhaf gösterilere para akıtması, yanıltıcı tanıtımlarla bu garipliklerin sanat olayı diye yutturulması, yüksek bilet fiyatları ile piyasayı allak bullak etmesi, akıllı, birikimli, gerçek tiyatro seyircisinin ekonomik krizden payını en çok alan kesimden olması, sadece gişe geliri ile geçinen, masrafları anormal boyutta artan ve saçmalık ya da ben yaptım olduyu değil de 7 sanattan biri olan tiyatroyu yapan bağımsız tiyatroları zorluyor. Bundan biz de nasibimizi alıyoruz. Bu nedenle fedakarlığı bıraktık ve 6 aydır sert bir geçişle stratejimizi değiştiriyoruz. Artık yurtdışı çalışmalarına, yani yurtdışındaki turnelerimize, sahnelemelerime ve uzun yıllar içinde rejilerimde, eğitimlerimde, seminerlerimde geliştirdiğim Art Tekniği ile oyunculuk eğitimlerimize ağırlık veriyoruz. Tiyatro Keyfi Atölyeleri’ni sadece ulusal değil, uluslararası bir oyunculuk eğitim merkezi yapmak, bu alanda genişlemek için de organize bir şekilde çalışıyoruz. Teke tek ve küçük gruplarla atölyelerin yanı sıra İngilizce altyazılı eğitim videolarımın izlenebileceği, oldukça kapsamlı tiyatrokeyfi.org web sitemize ve sosyal medyamıza yatırım yapıyoruz. Elimizdeki oyunlar, Cyrano Rock, Kaktüs Çiçeği, Çılgın Zamanlar, Tut Elimden Rovni, Öykülerden Oyunlar, çocuk oyunumuz Merhaba Gölgem devam ediyor. Ancak yeni sezon projemiz, Sayın Demet Taner’den haklarını aldığımız, bir Haldun Taner klasiği olan Vatan Kurtaran Şaban’ı eğer Kültür Bakanlığı’ndan ödenek çıkmaz ya da bir sponsorluk olmazsa yapamayız değil, yapmayız. Başka yeni projelerimizi de… Seyircinin de bizim gibi mücadele etmesi ve gelişim, ilerleme yolundaki bu çabamızı, fedakarlığımızı hak etmesi gerekiyor.

Sahneleyeceğiniz oyunları seçerken bir üslup ya da anlatım biçimi arar mısınız yoksa başka bir seçme kriteriniz mi var?

Elbette. Kurulduğumuzdan beri Avrupa tiyatro normlarına uygun hareket ediyoruz. Metinleri uzun zaman önceden seçiyorum, bir yıl sonrasının repertuvarı bellidir. Reji üslubumuz belli; minimalist, alçakgönüllü, avangart… İlkelerimiz belli. Tiyatro sanatının ana ilkeleriyle aynı ve Tiyatro Keyfi’nin kurulduğu 2013’den beri hiç sapmadık.

Siyasal Partilerin Sanat Politikaları var mı, varsa yeterli mi?

Hahahahahaahaa!

Şehir Tiyatrosu olan ya da olmayan Belediyelerin tiyatro etkinliklerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Basit, ucuz, güdümlü… Sanatta olmazsa olmaz olan unsur özgür düşüncedir. Sanat kurumu diye kurup yönetimi sanatçıya bırakmazsanız, o kurumlar sanat yapamaz. Çok iyi bir yönetmen ve kendini adamış birkaç oyuncuyla üç beş çok başarılı iş çıkabilir, ama gerçeği değiştirmiyor. Nesini değerlendireyim?

Geçmiş yıllara oranla bugünün tiyatro düzeyini nasıl yorumluyorsunuz?

Özellikle bağımsız tiyatrolarda, onca olanaksızlığa rağmen oldukça başarılı, üst düzey oyunlar görebiliyoruz. Dünyaya çıkıyorlar, saygı görüyorlar. Dün dündü, bugün bugün! Yarına bakmamız gerekir. Tiyatronun halka ışık tutması için rejide yeni şeyler söylememiz lazım. Yoksa oyuncu her çağda oyuncudur. Tiyatroyu dönüştürebilecek, ileri götürebilecek, çağa ışık tutabilecek olan rejisördür. Tiyatroların yazara, oyuncuya değil, yönetmene yatırım yapması şart. Yoksa temcit pilavı gibi hep aynı sahnelemeler, aynı taklitçilik, batı hayranlığı… Ben seyretmiyorum, seyirci ne yapsın.

Tiyatro ortamının toplumsallaşmaktan uzaklaşarak bireysel olanı öne çıkardığı ve giderek zevksizleştiği ve vasatlaştığı yorumuna yaklaşımınız nedir?

Hangi ortamda olduğunuza bağlı ve çok göreceli. Hedefimiz dünyadır, Türkiye değil. Ülkemiz tiyatrosu da tiyatro dünyasının bir parçası elbette. Yereldeki zevksizlik, görgüsüzlük, saygısızlık ve vasatlık zaten görünüyor; ama bizim ortamımız ne Tiyatro Keyfi çatısında, ne dünyada kurduğumuz ilişkilerde, öyle değil.

Metin Boran